Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.
1. | Kapak Cover Sayfa I |
2. | Danışma Kurulu Reviewers Sayfa II |
BAŞKANDAN MESAJ | |
3. | Başkan' dan From The President Sayfa III Saygıdeğer Meslektaşlarım, Hepinizin bildiği üzere, 1 Aralık 2018 tarihinde olağan genel kurulumuz değerli katılımlarınızla toplanmış; seçilen yeni yönetim kurulumuz göreve başlamıştır. Yeni dönemde de genel kurulda ayrıntılı olarak dile getirilen bilimsel faaliyetlerin ve projelerin aralıksız olarak devam edeceği kuşkusuzdur. Türk Androloji Derneği, kurulduğu 1992 yılından günümüze, sadece bilimsel liyakati esas alan çalışma prensipleri ile yoluna devam etmektedir. Her zaman ifade ettiğimiz gibi ana hedefimiz; bilim politikaları çerçevesinde güncel bilgiyi yakalamak ve meslektaşlarımız ile paylaşmaktır. Bu amaçla; gerek yurt içi gerekse yurt dışı bilimsel toplantı programlarımızı ve eğitim amaçlı yerel toplantılarımızı yoğun bir şekilde devam ettirmeyi hedefliyoruz. Günümüze kadar gerçekleştirilen tüm bilimsel faaliyetlerde olduğu gibi, bundan sonraki dönemlerde de bilimsel hedeflere ulaşmada en önemli rolün Androlojiye gönül vermiş üye ve meslektaşlarımız olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz. Tüm meslektaşlarımızın yeni yılını kutlarken, herkese sağlıklı, huzurlu ve bilim dolu bir yıl dileriz. Saygılarımla Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA Türk Androloji Derneği Başkanı |
EDİTÖR KÖŞESİ | |
4. | Editör' den From The Editor Sayfa IV Değerli Meslektaşlarım, Dergimizin 2018 yılındaki son sayısı ile karşınızdayız. TUBİTAK dizinine kabulünden sonraki iki yıllık süreçte dergimize gönderilen özellikle araştırma makalelerinin sayı ve kalitesinde gözle görülür bir artış olmuştur. Yine bu süreçte yayın değerlendirme aşamasında büyük fedakârlıklarla ellerinden gelenin en iyisini bizlerden esirgemeyen danışma kurulumuzun çok değerli üyelerinin katkıları sayesinde, yayın değerlendirme ve basım hızımız üst seviyedeki dergilerle yarışır düzeye gelmiştir. Bu bağlamda akademik hayatlarının başlangıcında olan veya yerli yayın konusunda eksiği olan genç akademisyen kardeşlerimizin bu fırsatı değerlendirmelerini özellikle tavsiye ederim. 2018 yılı itibariyle dergimizin TÜBİTAK ULAKBİM TR Dizin, Türkiye Atıf Dizini ve Türk Medline vertabanlarında dizinlenmeye başladığını memnuniyetle sizlerle paylaşmak isterim. Dergimizin bu yolculuğunda bizleri yalnız bırakmayan yazarlarımıza ve danışma kurulumuzun çok değerli üyelerine gönülden şükranlarımızı sunuyorum. Aynı desteğin bundan sonra da artarak devam edeceğine inanıyorum. Bu sayının içeriğine bakıldığında yine zevkle okuyacağınız çok kaliteli ve doyurucu araştırma makaleleri ve en güncel bilgileri içeren derlemeler sizlerin beğenisine sunulmakta. 2019’un gönlünüzce bir yıl olması dileğiyle… Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE Editör |
İÇİNDEKİLER | |
5. | İçindekiler Contents Sayfa V ARAŞTIRMA YAZILARI | ORIGINAL ARTICLES 103 Brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epididimo-orşit olgularının semptom ve bulguları non-spesifik epididimo-orşitten farklı mıdır? Are the symptoms and signs of brucella epididimo-orchitis as the first presenting sign of brusellosis different from non-spesific epididimo-orchitis? Ozan Efesoy, Barış Saylam, Selahittin Çayan 108 Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi The relationship between finger and hand measurement values, and differences between right-left values with semen parameters Mehmet Zeynel Keskin, Yusuf Özlem İlbey, Tuğba Zeyrek 114 Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi? Can asymptomatic inflammatory prostatitis be predicted based on C-reactive protein and sterile pyuria? Selamettin Demir, Abdullah Gül DERLEME | REVIEW 120 Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri Imaging methods used in diagnosis of varicocele Ali Atan 126 Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi Phytotherapy in female sexual dysfunctions Dilek Aygin, Aysel Gül, Özge Yaman, Hande Cengiz 133 Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları: 2018 güncelleme Female sexual function disorders: Updating 2018 Handan Özcan, Nezihe Kızılkaya Beji 138 TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 142 KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR |
KLINIK ARAŞTIRMA MAKALESI | |
6. | Brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epididimo-orşit olgularının semptom ve bulguları non-spesifik epididimo-orşitten farklı mıdır? Are the symptoms and signs of brucella epididimo-orchitis as the first presenting sign of brusellosis different from non-spesific epididimo-orchitis? Ozan Efesoy, Barış Saylam, Selahittin Çayandoi: 10.24898/tandro.2018.80958 Sayfalar 103 - 107 AMAÇ: Brusellozun ilk manifestasyonu olarak ortaya çıkan epididimo-orşiti (BEO) non-spesifik epididimo-orşitten (NSEO) ayırmak oldukça güçtür. Bu olgularda tanı ve tedavinin gecikmesi, infertilite ve orşiektomi gibi sonuçlar doğurabilen testiküler hasara neden olmaktadır. Çalışmamızın amacı BEO’nun klinik, laboratuvar ve radyolojik bulgularının NSEO’dan farklılıklarının değerlendirilmesidir. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Ocak 2010-Haziran 2018 tarihleri arasında kliniğimizde epididimo-orşit tanısı konulan 164 hastanın kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Epididimo-orşit tanısı klinik ve laboratuvar bulguları ile ultrasonografik değerlendirme sonucunda konuldu. BEO tanısı ise bu bulgulara ek olarak standart tüp aglütinasyon testinde ≥1/160 titre değeri ve/veya pozitif kan kültürü olarak tanımlandı. BEO tanısı konulan 14 olgudan daha önce bruselloz tanısı almış 5 olgu çalışma dışında bırakıldı ve epididimo-orşit ile ortaya çıkan 9 bruselloz olgusunun klinik, laboratuvar ve radyolojik bulguları aynı yaş grubundaki 34 NSEO’lu olgu ile karşılaştırıldı. BULGULAR: Tanı anında olguların yaş ortalaması BEO ve NSEO gruplarında sırası ile 33,44±9,81 ve 34,76±10,09 olarak bulundu (p=0,728). Brusella için risk faktörlerinin varlığı dışında iki grup arasında klinik, laboratuvar ve radyolojik bulguların sıklığı bakımından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Brusella için risk faktörleri BEO’lu olguların sekizinde (%88,9), NSEO’lu olguların ise beşinde (%14,7) saptandı (p<0,001). Ayrıca, istatistiksel olarak anlamlı olmamakla beraber, artralji ve 5 mg/dL’nin üzerinde serum C reaktif protein yüksekliği sıklığının BEO’lu, dizüri, piyüri ve lökositozun ise NSEO’lu olgularda anlamlılık eğilimi düzeyinde daha sık görüldüğü saptandı (p değerleri sırası ile 0,073, 0,089, 0,069, 0,069 ve 0,058). SONUÇ: Brusellozun ülkemizde halen endemik olarak bulunması nedeniyle epididimo- orşitli olgularda brusella ayırıcı tanıda akılda tutulmalı ve bu olgulardan öykü alınırken bruselloz risk faktörleri mutlaka sorgulanmalıdır. Ayrıca, dizüri, piyüri ve lökositozu olmayan, artraljinin eşlik ettiği epididimo-orşit olgularında BEO ayırıcı tanısı açısından daha dikkatli olunmalıdır. |
7. | Parmak ve el ölçüm değerleri ve sağ-sol değerler arasındaki farkın semen parametleri ile ilişkisi The relationship between finger and hand measurement values, and differences between right-left values with semen parameters Mehmet Zeynel Keskin, Yusuf Özlem İlbey, Tugba Zeyrekdoi: 10.24898/tandro.2018.84756 Sayfalar 108 - 113 AMAÇ: Parmak ve el ölçüm değerleri ile semen parametreleri arasındaki ilişkiyi incelemek. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmamıza hastanemiz erkek infertilitesi polikliniğine 2018 yılında başvuran 90 hasta prospektif olarak alındı. Ondalık 1 mm duyarlı cetvelle parmak ve el ölçüm değerleri (sağ 2D, sağ 4D, sağ el genişliği, sağ el uzunluğu, sol 2D, sol 4D, sol el genişliği, sol el uzunluğu) saptandı. Bu değerlerle parmak oran değerleri (sağ 2D: 4D oranı, sol 2D: 4D oranı) hesaplandı. Parmak oran değerleriyle ise sağ-sol oran farklılıkları (sağ 2D: 4D - sol 2D: 4D değeri (Dr-l), sağ 2D: 4D/sol 2D: 4D oranı (Dr/l) ve 2D: 4D asimetri indeksi [(sol 2D: 4D - sağ 2D: 4D)/(sol 2D: 4D + sağ 2D: 4D)] hesaplandı. Semen analizi parametreleri ile ölçüm değerleri arasındaki ilişki bi-variate korelasyon testi (spearman) ile incelendi. P değeri <0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. BULGULAR: Semen parametreleri ile sağ ve sol el genişliği arasında negatif ilişki, sol el uzunluğu ve parmak 2D: 4D oranları ile pozitif ilişki saptandı. SONUÇ: Prenatal dönemdeki testosteron maruziyetinin indirekt belirleyicisi olarak gösterilen sağ 2D: 4D ve sol 2D: 4D oranı ile semen parametreleri arasında literatür verileri ışığında negatif korelasyon çıkması beklenirken, bizim çalışmamızda pozitif korelasyon çıkmıştır. Ve özellikle ilginç olan sağ (dört parametre) ve sol (beş parametre) el genişliğinin ise en fazla semen parametreleri ile negatif korelasyon içeren ölçüm değeri olmasıdır. El genişliği prenatal dönemdeki testosteron için yeni bir belirleyici olabilir mi? Bu soruyu yanıtlamak ve kesin patofizyolojiyi aydınlatmak için daha çok sayıda vaka içeren, prospektif ve randomize çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır. |
8. | Asemptomatik inflamatuvar prostatit C-reaktif protein ve steril piyüri temelinde tahmin edilebilir mi? Can asymptomatic inflammatory prostatitis be predicted based on C-reactive protein and sterile pyuria? Selamettin Demir, Abdullah Güldoi: 10.24898/tandro.2018.27122 Sayfalar 114 - 119 AMAÇ: İnflamasyon, yüksek serum prostat spesifik antijen (PSA) seviyeleri ile başvuran hastaların biyopsi numuneleri incelendiğinde en sık görülen histolojik bulgulardan biri olmasına rağmen PSA seviyeleri üzerindeki etkisi hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu çalışma, histolojik olarak saptanan asemptomatik prostatit olgularında c-reaktif protein (CRP) ve steril piyürinin klinik öneminin olup olmadığını araştırmak için yapılmıştır. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu makalede veriler kesitsel prospektif klinik çalışma ile elde edildi. Klinik prostatit bulguları olmayan ardışık 111 hasta normal rektal muayene bulguları, 3 ile 20 ng/mL arasında değişen PSA seviyeleri ve steril idrar kültürü sonuçlarına sahip idi. Tüm hastalara transrektal ultrasonografi eşliğinde 12 kadran prostat biyopsisi yapıldı. Operasyon öncesi üriner lökosit sayısı mikroskobik bir büyütme alanında (h.p.f) üç veya daha az olan hastalar non-piyüri grubu, üriner lökosit sayısı 3’ten fazla olan hastalar piyüri grubu olarak sınıflandırıldı. Ayrıca CRP seviyeleri biyopsi öncesi hastaları gruplandırmak için kullanıldı. Alt gruplar birkaç klinik değişkene göre karşılaştırıldı. BULGULAR: Histolojik incelemede piyüri grubu hastalarının %69’unda, non-piyüri grubu hastaların %38,9’unda inflamasyon saptandı. Histolojik olarak saptanan inflamasyon oranları gruplar arasında anlamlı olarak farklıydı (p=0,008). Piyüri grubu, non-piyüri grubuna kıyasla anlamlı ölçüde daha yüksek total PSA seviyeleri ve serum CRP seviyeleri sergiledi (p=0,041, p=0,001, sırasıyla). CRP negatif ve pozitif gruplar klinik değişkenler ve histolojik olarak saptanan inflamasyon oranları açısından benzerdi. SONUÇ: Prostatik inflamasyonun CRP’den daha ziyade üriner lökosit sayısı ile daha güvenilir bir şekilde saptanabileceği gösterildi. Piyürili hastalar yüksek serum PSA seviyeleri sergiledi. Klinik prostatit bulguları olmayan hastalarda PSA yüksekliğinin nedeni olarak steril piyüri akılda tutulmalıdır. Üriner lökosit sayısı basitliği, kolaylığı ve invaziv olmamasından dolayı rutin ürolojik değerlendirmeye dahil edilmelidir. |
DERLEME | |
9. | Varikosel tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri Imaging methods used in diagnosis of varicocele Ali Atandoi: 10.24898/tandro.2018.67944 Sayfalar 120 - 125 Varikosel erkek infertilitesinin en sık ve düzeltilebilir bir nedenidir. Varikosel tanısında fizik muayene altın standart yöntem olmasına karşın bazı radyolojik görüntüleme yöntemlerinin kullanımı da devam etmektedir. Varikosel tanısı için kullanılan görüntüleme yöntemleri venografi, termografi, sintigrafi, bilgisayarlı tomografi ve difüzyon ağırlıklı manyetik rezonans görüntülemedir. Bu derlemede, görüntüleme yöntemleri ile ilgili güncel bilgiler verilecektir. |
10. | Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarında fitoterapi Phytotherapy in female sexual dysfunction Dilek Aygin, Aysel Gül, Özge Yaman, Hande Cengizdoi: 10.24898/tandro.2018.07742 Sayfalar 126 - 132 İnsan yaşamının önemli ve vazgeçilmez bir parçası olan cinsellik, biyo-psiko-sosyal nedenlere, kronik hastalıklara ve uygulanan tedavilere bağlı olarak olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisinde medikal ve cerrahi yaklaşımların yanı sıra fitoterapi de kullanılmaktadır. Bu derleme makale, kadın cinsel fonksiyonlarının geliştirilmesinde sık kullanılan Tribulus Terrestris, Yohimbin, Ginseng, Crocus Sativus, Maca, Ashwagandha, Mucuna Pruriens, Muira Puama, Ginkgo, Damiana, Black Cohosh gibi bitkisel ilaçlar hakkında literatür bilgisinin paylaşılması amacıyla yazıldı. |
11. | Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları: 2018 güncelleme Female sexual function disorders: Updating 2018 Handan Özcan, Nezihe Kızılkaya Bejidoi: 10.24898/tandro.2018.42204 Sayfalar 133 - 137 Kadın cinsel disfonksiyonu (KCD); cinsel istek bozukluğu, orgazm, uyarılma ve cinsel ağrı gibi problemlerin birkaçını ya da tamamını bir arada bulunduran, psikoseksüel hastalıklar topluluğudur. Önceden beş tane olarak tanımlanan KCD, DSM-5’te sadeleştirilmiş ve üç ana başlık altında toplanmıştır. Kadın hipoaktif cinsel istek ve uyarılma disfonksiyonu, kadın cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu olarak tek bir başlıkta birleştirilmiştir. Önceden ayrı olan disparoni ve vajinismus, genitopelvik ağrı / penetrasyon bozukluğu olarak adlandırılmıştır. Kadın orgazm bozukluğu bir kategori olarak kalmış ve değiştirilmemiştir. Şikâyetlerin erken dönemde saptanması, kadınların fiziksel, emosyonel, sağlığının korunmasını ve yaşam kalitesinin artmasını sağlayacaktır. |
ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ | |
12. | Androloji Yayınları ve Kongre Takvimi Publications and Congress Calendar of Andrology Sayfalar 138 - 142 Makale Özeti | |