e-ISSN 2587-2524
Cilt : 20 Sayı : 1 Yıl :

Dizinler

Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.

Androloji Bülteni - : 20 (1)
Cilt: 20  Sayı: 1 - 2018
1.
Kapak
Cover

Sayfa I

2.
Yayın Kurulu
Editorial Board

Sayfa II
TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİ ADINA SAHİBİ / Owner on Behalf of the Turkish Society of Andrology
Prof. Dr. Mustafa F. Usta

YÖNETİM KURULU / Board of Directors
Ateş Kadıoğlu (Onursal Başkan)
Mustafa F. Usta (Başkan)
Barış Altay (Genel Sekreter)
Memduh Aydın (Sayman)
Ramazan Aşcı (Üye)
İrfan Orhan (Üye)
Ali Atan (Üye)
Abdullah Armağan (Üye)

EDİTÖR / Editor-in-Chief
Doç. Dr. Ahmet Gökçe

YARDIMCI EDİTÖR / Associate Editor
Doç. Dr. Cüneyt Adayener

YAYIN TÜRÜ / Publication Category
Süreli Yayın

YÖNETİM YERİ/ Executive Office
Türk Androloji Derneği

YAYIN HİZMETLERİ / Publishing Services
BAYT Bilimsel Araştırmalar Basın Yayın ve Tanıtım Ltd. Şti.

3.
Danışma Kurulu
Reviewers

Sayfa III

BAŞKANDAN MESAJ
4.
Başkan' dan
From The President

Sayfa V
Değerli Meslektaşlarım,

Bu sayımızda tüm üyelerimizi çok mutlu edeceğini düşündüğümüz bir haberi paylaşmanın heyecanını yaşıyoruz. Derneğimizin bilimsel yayın organı olan Androloji Bülteni, yakın bir zamanda TUBİTAK TR Dizin’ine girmiş bulunmaktadır. Bu süreçte yoğun mesai harcayan sevgili meslektaşımız Dr. Ahmet GÖKÇE başta olmak üzere; emeği geçen, çaba sarf eden tüm üyelerimize sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu noktadan sonraki hedefimiz; Androloji Bülteni’nin adını tıpkı Türk Üroloji Dergisi gibi uluslar arası bilimsel alanlarda duyurmak olmalıdır. Değerli üyelerimizin üst düzey katkıları ile Androloji Bülteni’nin bu hedefe de kısa sürede ulaşacağını umut ediyorum.
Bahar ayları ile birlikte Androloji alanında yoğun bir bilimsel toplantı dönemine girmiş bulunmaktayız. Türk Androloji Derneği yönetimi olarak en büyük hedeflerimizden biri de; Türk Androloji’sini uluslar arası bilimsel platformlarda ‘Hak Ettiği’ şekilde temsil edebilmektedir. Yıllardır ESSM (European Society for Sexual Medicine) derneğinin düzenlediği yıllık toplantılara; Türk Androloji Derneği tüm gücü ile destek olmuş ve Avrupa coğrafyasında her zaman Türk Androloji’sinin bilimsel anlamda söz sahibi olmasına katkı sağlamıştır. Bununla birlikte özellikle yakın geçmişte ESSM bünyesinde gerçekleştirilen yapısal ve yönetsel yapılandırmalarda; bilimsel anlamda meritokrasi kurallarını göz ardı eden yaklaşımların gerçekleştiği üzüntü ile gözlemlenmiştir. Bu bağlamda dernek olarak; en önemli bilimsel politikalarımızdan olan, meritokrasiye dayalı bilimsel uygulamaların sağlanabileceği yeni oluşumlara katkı sağlanması gündeme gelmiştir. Bu düşüncemizin ilk uygulaması olarak; geçtiğimiz yılın 24-25 Kasım tarihlerinde İsveç’in Malmö kentinde ESAU (European Society for Andrological Urology) derneği tarafından düzenlenen yıllık bilimsel toplantıya 25 kişilik akademik düzeyde katılım sağlanmıştır. Benzer şekilde bu yıl da ESAU tarafından 2 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilecek olan yıllık bilimsel toplantıya derneğimiz tarafından bilimsel işbirliği amacı ile akademik katkı sağlanacaktır. Tüm meslektaşlarımız ile, bu yıl Portekiz’in Porto kentinde yapılacak ESAU toplantısında birlikte olmak dileği ile...

Saygılarımla,
Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA
Türk Androloji Derneği Başkanı

EDİTÖR KÖŞESİ
5.
Editör' den
From The Editor

Sayfa VI
Değerli Meslektaşlarım,

Androloji Bülteni’mizin 2018 yılı itibariyle TUBITAK-ULAKBİM tarafından oluşturulan TR Dizin’e kabul edildiğini ve doçentlik başvuru koşulları içinde yer alan yerli yayın koşulunu sağladığını memnuniyetle paylaşmak isterim. Ayrıca TR Dizin izlem sürecinde 2017 yılında dergimizde basılmış makalelerin de aynı şartlara sahip olduğunu da belirtmek isterim. Dergimizin bu yolculuğu sırasında destekleri ile bizleri yalnız bırakmayan Türk Androloji Camiası’nın çok değerli üyelerine, araştırma makaleleri ve derlemelerle dergimize destek olan yazarlarımıza gönülden şükranlarımı sunuyorum. Dernek başkanımız Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA’nın belirttiği gibi; bu noktadan sonraki hedefimiz Androloji Bülteni’nin adını tıpkı Türk Üroloji Dergisi gibi uluslararası bilimsel platformlarda duyurmak olmalıdır. Bu konuda da aynı desteğin artarak devam edeceğine inanıyorum.
Her sayıda çok önemli olduğunu düşünerek ısrarla belirttiğim yayın değerlendirme ve basım hızımıza bir kez daha dikkatinizi çekmek isterim. Danışma kurulumuzun çok değerli üyelerinin gönüllü olarak ve büyük özveriyle zamanlarını ayırarak yaptıkları hakemlikler sayesinde yayın değerlendirme ve basım hızımız üst seviyedeki dergilerle yarışır düzeydedir. Bu bağlamda yerli yayın konusunda eksiği olan genç akademisyenlerimizin bu fırsatı değerlendirmelerinde özellikle yarar olacağını düşünüyorum.
Dergimizin bu sayının içeriğine bakıldığında, yine bu sayıda da zevkle okuyacağınız çok kaliteli araştırma makaleleri ve en güncel bilgileri içeren doyurucu derlemeler sizlerin beğenisine sunulmakta.
Türk Androloji Derneği bilim ve eğitim politikası doğrultusunda, 11-13 Mayıs 2018 tarihleri arasında ülkemizin adeta cennet köşelerinden biri olan güzel Bodrum’da düzenlenecek olan Güncel Androloji Sempozyumu’nda görüşmek ümidiyle.

Saygılarımla,
Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE
Editör

İÇİNDEKİLER
6.
İçindekiler
Contents

Sayfa VII
ARAŞTIRMA YAZILARI | ORIGINAL ARTICLES

1 Varikosel cerrahisinde klinik başarı oranlarını etkileyen faktörler
Factors affecting the clinical success rates of varicocele surgery
Erhan Ateş, Murat Uçar, Mehmet Zeynel Keskin, İlter Alkan, Ahmet Gökçe

6 Klinefelter sendromlu ve normal karyotipli hastaların testiküler sperm ekstraksiyonu sonuçlarının karşılaştılması: 10 yıllık tek merkez deneyimi
Comparison of testicular sperm extraction results in patients with klinefelter syndrome and normal karyotypes: 10 years single center
experience
Cem Yücel, Orçun Çelik, Mehmet Zeynel Keskin, Özgür Çakmak, Ülkü Küçük, Zafer Kozacıoğlu

11 Cinsel perhiz süresi ve semen parametreleri arasındaki ilişki
Relationship between the duration of sexual abstinence and semen parameters
Ahmet Gökçe, Deniz Gül, Hacı Can Direk, Hacı İbrahim Çimen, Fikret Halis

DERLEME | REVIEW

16 Metabolik sendrom ile ilişkili erektil disfonksiyonun medikal tedavisi
Treatment of erectile dysfunction related to metabolic syndrome
Ali Atan

21 Cerrahi menopoza giren genç kadınlarda cinsellik nasıl etkileniyor?
How does surgical menopause affect sexuality in young women?
Dilek Aygin, Merve Pektemek

25 Serviks kanseri ve HPV
Cervical cancer and HPV
Saadet Gonca Mavi Aydoğdu, Ülkü Özsoy

30 TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY
34 KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR

KLINIK ARAŞTIRMA MAKALESI
7.
Varikosel cerrahisinde klinik başarı oranlarını etkileyen faktörler
Factors affecting the clinical success rates of varicocele surgery
Erhan Ateş, Murat Uçar, Mehmet Zeynel Keskin, İlter Alkan, Ahmet Gökçe
doi: 10.24898/tandro.2018.91069  Sayfalar 1 - 5
AMAÇ: Erkek infertilitesinin önemli sebeplerinden biri olan varikosel tedavisinde mikrocerrahi varikoselektomi altın standart teknik olarak kabul edilmektedir. Varikoselektominin semen parametrelerini iyileştirdiği bildirilse de, tüm raporlar bu bulguyu desteklememektedir. Bu nedenle hangi hastaların varikoselektomiden fayda görebileceğini öngörebilmek önem kazanmıştır. Bu çalışmada varikoselektomi başarısını öngörücü faktörleri belirlemeyi amaçladık.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: İnfertilite nedeniyle varikoselektomi uygulanmış 53 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yaşı, infertilite süresi, vücut kitle indeksi gibi preoperatif demografik özellikler ile klinik bulgular kaydedildi. Preoperatif en az iki semen analizinden en yüksek total motil sperm sayısı olan, preoperatif değer olarak kabul edildi. Postoperatif 6. ayda kontrol semen analizindeki total motil sperm sayısında %50’den fazla artış ve total motil sperm sayısı 5 milyondan az olan hastalarda en az %100 artış olması anlamlı iyileşme olarak tanımlandı. Semen parametrelerinde iyileşme sağlananlar grup 1, sağlanmayanlar grup 2 olarak kategorize edildi.
BULGULAR: İnfertilite süresi haricinde, iki gruptaki hastalar arasında preoperatif özelliklerde istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. Grup 1’deki preoperatif ve postoperatif tüm semen parametrelerindeki değişimler istatistiksel olarak anlamlı saptandı. Öte yandan grup 1 ve grup 2 arasında postoperatif semen parametrelerindeki değişim semen volümü haricinde istatistiksel olarak anlamlıydı. İnfertilite süresi, preoperatif sperm konsantrasyonu, total sperm sayısı ve total motil sperm sayısı istatistiksel anlamlı prediktör faktörler olarak saptandı.
SONUÇ: Kısa infertilite süresi ve operasyon öncesi semen parametrelerinin iyi olması, varikoselektomiden elde edilecek başarıyı öngörmede belirleyici faktörlerdir.
OBJECTIVE: Microsurgical varicocelectomy is accepted as the gold standard technique in treatment of varicocele which is one of the important reasons of male infertility. Although varicocelectomy has been reported to improve the semen parameters, not all reports support this finding. So, it is important to predict which patients will benefit from varicocelectomy. In this study, we aimed to determine the predictive factors of varicocelectomy success.
MATRERIAL and METHODS: The data of 53 patients who underwent varicocelectomy due to infertility were evaluated retrospectively. Clinical findings and preoperative demographic characteristics such as age of patient, duration of infertility, body mass index were recorded. The highest number of total motile sperm counts from at least 2 semen analyzes was accepted as the preoperative value. Significant improvement was defined as a 50% increase in the total motile sperm count or a minimum 100% increase in patients with less than 5 million total motile sperm counts in the postoperative 6th months control semen analysis. Patients were divided into two groups as improvement of semen parameters (group 1) and as ineffective group (group 2).
RESULTS: There was no statistically significant difference in preoperative characteristics between two groups except the duration of infertility. Changes in preoperative and postoperative semen parameters in group 1 were statistically significant. Besides, the changes in postoperative semen parameters between group 1 and group 2 were statistically significant except for the semen volume. The duration of infertility, preoperative sperm concentration, total sperm count, and total motile sperm count were found to be statistically significant predictors.
CONCLUSION: The short duration of infertility, and the preoperative good semen parameters are the predictive factors for the success of varicocelectomy.

8.
Klinefelter sendromlu ve normal karyotipli hastaların testiküler sperm ekstraksiyonu sonuçlarının karşılaştılması: 10 yıllık tek merkez deneyimi
Comparison of testicular sperm extraction results in patients with klinefelter syndrome and normal karyotypes: 10 years single center experience
Cem Yücel, Orçun Çelik, Mehmet Zeynel Keskin, Özgür Çakmak, Ülkü Küçük, Zafer Kozacıoğlu
doi: 10.24898/tandro.2018.30932  Sayfalar 6 - 10
AMAÇ: Klinefelter sendromlu (KS) ve normal karyotipli (46XY) nonobstrüktif azospermili (NOA) hastalarda mikroskopik testiküler sperm ekstraksiyonu (mTESE) sonuçlarını karşılaştırarak KS’nin mTESE sonuçlarına etkilerini ortaya koymak.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Kurumumuzda mTESE operasyonu olan hastaların medikal verilerini retrospektif olarak inceledik. Hastalar, genetik sonuçlarına göre normal karyotipli (grup 1) ve KS’li (grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Bu iki grup yaş, infertilite süresi, hormon profili, mTESE’de sperm elde etme oranı ve testiküler histopatolojilerine göre karşılaştırıldı.
BULGULAR: Çalışmaya 413 hasta dahil edildi. Bu hastaların yaş ortalaması 34,4±5,7 yıldı. Grup 1’deki hastaların yaş ortalaması 34,8±6,1 yıl, grup 2’deki hastaların yaş ortalaması 30,8±4,8 yıldı. İki grup arasında hasta yaşı açısından istatistiksel anlamlı farklılık yoktu (p=0,098). Testosteron düzeyi ve sperm elde etme oranı grup 1’de grup 2’ye göre istatistiksel olarak anlamlı yüksekti. Foliküler uyarıcı hormon düzeyi, luteinizan hormon düzeyi grup 2’de grup 1’e göre istatistiksel anlamlı yüksekti. İnfertilite süresi, östradiol düzeyi ve prolaktin düzeyi açısından gruplar arasında istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı.
SONUÇ: KS’li hastalarda mTESE başarısının normal karyotipli hastalara göre daha düşük olduğu gözlendi.
OBJECTIVE: We aimed to compare the results of microscopic testicular sperm extraction (mTESE) with Klinefelter syndrome (KS) and normal karyotype nonobstructive azoospermia (NOA) patients to determine the effects of KS on mTESE results.
MATRERIAL and METHODS: We retrospectively reviewed the medical data of patients with the diagnosis of NOA who had undergone the mTESE operation in our institution. According to the genetic results, patients were divided into two groups with normal karyotype (group 1) and KS (group 2). These two groups were compared according to age, duration of infertility, hormone profile, sperm retrieval rate and testicular histopathology.
RESULTS: In this study, 413 patients were included. The mean age of these patients is 34.4±5.7 years. The mean age of the patients in group 1 was 34.8±6.1 years, and in group 2 was 30.8±4.8 years. There was no statistically significant difference in age between the two groups (p=0.098). Testosterone level and sperm retrieval rate were statistically higher in group 1 than in group 2. Follicular stimulating hormone level and luteinizing hormone level were statistically higher in group 2 than in group 1. There was no statistically significant difference between groups in terms of duration of infertility, estradiol level and prolactin level.
CONCLUSION: In patients with KS, mTESE success was observed to be lower than in patients with normal karyotype.

9.
Cinsel perhiz süresi ve semen parametreleri arasındaki ilişki
Relationship between the duration of sexual abstinence and semen parameters
Ahmet Gökçe, Deniz Gül, Hacı Can Direk, Hacı İbrahim Çimen, Fikret Halis
doi: 10.24898/tandro.2018.03555  Sayfalar 11 - 15
AMAÇ: Erkekte üreme kapasitesini öngörebilmek amacıyla ejakülatın makroskobik ve mikroskobik özelliklerinin değerlendirildiği semen analizi bazı intrensek ve ekstrensek faktörlerden etkilenmektedir. Bu çalışmanın amacı, cinsel perhiz süresinin konvansiyonel semen parametreleri üzerindeki etkilerini değerlendirmektir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmaya hastanemiz androloji laboratuvarında Ocak 2015 – Haziran 2017 tarihleri arasında yapılmış semen analizi sonuçları normal olan 170 hasta dahil edildi. Hastalar cinsel perhiz sürelerine göre 0–1 gün (30 hasta), 2–5 gün (90 hasta) ve 6–7 gün (50 hasta) olarak üç gruba ayrıldı ve gruplar arasında hacim, pH, konsantrasyon ve motilite oranları karşılaştırıldı.
BULGULAR: Hastaların yaş ortalaması 31,06±6,08 yıl idi ve gruplar arasında istatistiksel fark yoktu. Hastaların semen analizlerinde cinsel perhiz süresi uzadıkça hacim, konsantrasyon ve hareketsiz motilite oranlarının istatistiksel olarak anlamlı şekilde arttığı, total motilite ve ileri motilite oranlarının ise istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaldığı saptandı. pH ve yerinde motilite oranları açısından ise gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı.
SONUÇ: Bu çalışmanın sonuçları normal sağlıklı bireylerdeki semen analizlerinde cinsel perhiz süresi arttıkça hacim ve sperm konsantrasyonunun arttığını, motilitenin ise azaldığını göstermektedir. Semen analizlerini değerlendirirken bu verilerin dikkate alınmasında yarar olacağını düşünmekteyiz.
OBJECTIVE: Semen analysis, the assessment of the macroscopic and microscopic properties of ejaculate in order to predict the reproductive capacity of a man, is influenced by some intrinsic and extrinsic factors. The aim of this study was to evaluate the effects of the duration of sexual abstinence on conventional semen parameters.
MATRERIAL and METHODS: One hundred-seventy patients with normal semen analysis in our andrology laboratory between January 2015 and June 2017 were included in the study. Patients were divided into 3 groups according to their sexual abstinence periods: 0–1 days (30 patients), 2–5 days (90 patients) and 6–7 days (50 patients) and the volume, pH, concentration, and motility rates were compared between groups.
RESULTS: The mean age of the patients was 31.06±6.08 years and there was no statistically significant difference among the groups. In the semen analysis of the patients; the volume, concentration and immotility sperm rates were increased, total motility and progressive motility rates were decreased significantly with the duration of sexual abstinence. There was no statistically significant difference between groups in terms of pH and non-progressive motility rates.
CONCLUSION: The results of this study show that as the duration of sexual abstinence increases, the volume and sperm concentration increases and the motility decreases in semen analyses of normal healthy individuals. We consider that these data will be useful to evaluate semen analysis.

DERLEME
10.
Metabolik sendrom ile ilişkili erektil disfonksiyonun medikal tedavisi
Treatment of erectile dysfunction related to metabolic syndrome
Ali Atan
doi: 10.24898/tandro.2018.55477  Sayfalar 16 - 20
Metabolik sendrom diyabetes mellitus, hipertansiyon, obezite ve dislipedimiye bağlı meydana gelen önemli halk sağlığı sorunlarından birisidir. Genelde kardiyovasküler sağlık açısından dikkate alınması gereken bir durum olarak algılanmasına karşın ürolojik hastalıklar açısından da dikkate alınması gereken bir sorundur. Metabolik sendrom varlığında en sık görülen ürolojik rahatsızlıklardan birisi erektil disfonksiyondur. Metabolik sendromlu kişilerdeki erektil disfonksiyon tedavisinde ilk olarak yaşam tarzının düzeltilmesi ve diyabet, dislipidemi ve hipertansiyon gibi eşlik eden diğer patolojilerin düzeltilmesi gereklidir. Bunlara ek olarak, testosteron replasman tedavisi, aromataz inhibitörleri ve PDE5i’lerinin kullanımı mümkündür. Bu seçeneklerin beklenen faydayı sağlamadığı kişilerde cerrahi tedavi olarak penil protez implantasyonu da uygulanabilmektedir.
Metabolic syndrome is one of the major public health problems which happens due to diabetes mellitus, hypertension, obesity and dyslipidemia. Although it is perceived as a condition that should be taken into consideration in terms of cardiovascular health in general, it is a problem that should be taken into account in terms of urological diseases. One of the most common urological disorders in the presence of metabolic syndrome is erectile dysfunction. In the treatment of erectile dysfunction in people with metabolic syndrome, it is first necessary to correct lifestyle and other accompanying pathologies such as diabetes, dyslipidemia and hypertension. In addition, it is possible to use testosterone replacement therapy, aromatase inhibitors and PDE-5i. Penile prosthesis implantation can also be applied as a surgical treatment in those who do not have the expected benefit of these options.

11.
Cerrahi menopoza giren genç kadınlarda cinsellik nasıl etkileniyor?
How does surgical menopause affect sexuality in young women?
Dilek Aygin, Merve Pektemek
doi: 10.24898/tandro.2018.83097  Sayfalar 21 - 24
Menopoz, overlerin fonksiyonlarını yitirmeleriyle birlikte mensturasyonun kalıcı bir şekilde sonlanmasıdır. Menopoz genellikle 45–55 yaşlar arasında görülür, ancak sigara içme, hiç doğum yapmama, toksik kimyasallara maruz kalma gibi birçok faktörün etkisiyle birlikte daha erken yaşlarda da görülebilmektedir. Vücudundaki herhangi bir kanser türü nedeniyle kemoterapi veya radyoterapi tedavileri alan ya da overlerindeki patolojiden dolayı cerrahi tedavi görmüş kişiler cerrahi menopoza girmektedir. Normal menopozdaki gibi menopoza geçiş dönemi bulunmadığından cerrahi menopoz ani olarak gerçekleşir ve etkileri daha ağır görülür. Dolayısıyla, menopozla birlikte vücut bütünlüğü değişen kadınlarda hormon düzeylerindeki ani düşüşle birlikte terleme, sıcak basması, cinsel istekte azalma, depresyon, sinirlilik, özgüven kaybı, bellek sorunları gibi problemler daha şiddetli yaşanır. Yaşanan tüm bu sorunların erken tanılanmasıyla birlikte yapılacak olan eğitim-danışmanlık hizmetleri kadının yaşam kalitesini arttıracaktır. Bu derlemede, kanser ve tedavileri nedeniyle cerrahi menopoza giren genç kadınlarda cinselliğin nasıl etkilendiğinin incelenmesi amaçlandı.
Menopause is, loss of functions of the ovaries and permanent ending of menstruation. Menopause usually occurs between 45–55 years of age, but it can be seen at younger ages with smoking, not giving birth and exposure to toxic chemicals. Some people can get menopause because of they receive chemotherapy or radiotherapy for any type of cancer that occurs in the body and those who have undergone surgical intervention due to the pathology of the ovaries. Surgical menopause is not like normal menopause and it happens suddenly and the effects are more severe. Whereat, sweating with a decrease in hormone levels, hot press, decreased sexual desire, depression, irritability, loss of selfesteem, memory problems are more severe in women who have this type of menopause. The quality of life of the woman will increase with education-counseling to be done after the early identification of such problems. This review aimed to show how sexuality is affected by young women entering surgical menopause.

12.
Serviks kanseri ve HPV
Cervical cancer and HPV
Saadet Gonca Mavi Aydoğdu, Ülkü Özsoy
doi: 10.24898/tandro.2018.62533  Sayfalar 25 - 29
Serviks kanseri, dünyada her iki dakikada bir kadının ölümüne neden olan ve kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanserdir. Bugün servikal kanser gelişimi için HPV’nin mutlaka var olması gerektiği bilinmektedir ve serviks kanserlerinin çoğu (%99,7) HPV ile ilişkilidir. Hastaların %70’inde HPV-16 ve HPV-18 pozitiftir. Serviks kanseri, tarama testleri ile erken teşhis edilerek önlenebilen en önemli genital kanser türüdür. Ülkemizde de PAP (Papanicolau) smear, HPV DNA taraması gibi çeşitli yöntemlerle servikal kanser tarama programlarının geliştirilmesi ve taramaların toplumun geneline yayılması için çalışılmaktadır. Erken tanıda kullanılan PAP test kolay uygulanabilen, maliyeti düşük, zarar vermeyen, duyarlılığı yüksek, ayrıca tedavi yükünü, morbidite ve mortaliteyi azaltan bir testtir. HPV DNA testi, mevcut tüm servikal tarama testleri içerisinde en objektif ve tekrarlanabilir olanıdır. Servikal smear’ın sitolojik olarak değerlendirilmesi ve eş zamanlı HPV DNA çalışılması co-test olarak adlandırılmakta ve günümüzde 30 yaş üzerindeki kadınlarda en çok kabul gören tarama yöntemi olarak yerini almaktadır.
Cervical cancer is the second most common in women after breast cancer, causing one of them to die every two minutes in the world. It is known that HPV must be present for the development of cervical cancer today, and most of the cervical cancers (99.7%) are associated with it. HPV-16 and HPV-18 are positive in 70% of patients. Cervical cancer is the most important type of genital cancer that can be diagnosed and prevented in time by screening tests. In our country, various methods such as PAP (Papanicolau) smear and HPV DNA screening are being used to develop cervical cancer screening programs, and to spread the screening utility to the whole population. The PAP test used in early diagnosis is easy to perform, low cost, does not cause harm, is sensitive, and reduces treatment burden, morbidity and mortality. HPV DNA testing is the most objective and reproducible of all available cervical screening tests. Cytological evaluation of the cervical smear and concurrent HPV DNA study is called co-testing, and is now the most accepted screening method for women over 30 years of age.

ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ
13.
Türkiye’deki Androloji Yayınları
Andrology Publıcatıons In Turkey

Sayfalar 30 - 33
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale