Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.
1. | Kapak Cover Sayfa I |
2. | Danışma Kurulu Reviewers Sayfalar II - III |
3. | Başkan'dan From the President Sayfa IV |
4. | Editör'den From the Editor Sayfa V |
5. | İçindekiler Contents Sayfa VI |
ORIJINAL ARAŞTIRMA | |
6. | Pandemi sürecinde (COVID-19) kadın sağlık çalışanlarının cinsel yaşam kalitesinin incelenmesi Investigation of the quality of sexual life of female health workers in the pandemic process (COVID-19) Dilan Deniz Ün, Demet Aktaşdoi: 10.24898/tandro.2024.70048 Sayfalar 233 - 240 AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, COVID-19 pandemi sürecinin kadın sağlık çalışanlarının cinsel yaşam kalitesi üzerine etkisini incelenmektir. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Araştırma iki farklı hastanenin pandemi servisinde aktif olarak çalışan ve cinsel partneri bulunan 110 gönüllü kadın sağlık çalışanı ile yürütülmüş ilişki arayıcı ve tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Araştırmanın yürütülmesi için etik kurul ve kurum izinleri alınmıştır. Veriler; katılımcıların tanıtıcı bilgilerini içeren Sosyo-Demografik Özellikler Görüşme Formu ve Cinsel Yaşam Kalitesi Ölçeği-Kadın (CYKÖ-K) Formu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde; ortalama, standart sapma, Mann Whitney-U ve Kruskal Wallis-H analizleri kullanılmıştır. BULGULAR: Araştırmada, kadın sağlık çalışanlarının CYKÖ-K’den aldıkları toplam puan ortalaması 19,47±17,37 olarak bulunmuştur. Araştırmada, kadın sağlık çalışanlarının yaş, eş/partner mesleği ve evlenme şekli değişkenlerine göre cinsel yaşam kaliteleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkinin olduğu belirlenmiştir (p<0,05). SONUÇ: Araştırmada pandemi sürecinde kadın sağlık çalışanlarının cinsel yaşam kalitelerinde önemli ölçüde düşük olduğu belirlenmiştir. Araştırmada 45-54 yaş grubunda, eş/partneri sağlık çalışanı olan ve görücü usulü evlenen kadın sağlık çalışanlarının cinsel yaşam kalitelerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Pandemi döneminde kadın sağlık çalışanlarının cinsel yaşam kaliteleri konusunda çalışmaların yaygınlaştırılması, gerekli önlemlerin alınması ve konuya ilişkin eğitim/danışmanlık faaliyetlerinin yapılması önerilmektedir. |
7. | Üniversite öğrencilerinde fertilite sağlığı bilgi durumunun araştırılması Investigation of fertility health knowledge status in university students Havva Şeyma Yılmaz Sinan, Nezihe Kızılkaya Bejidoi: 10.24898/tandro.2024.02603 Sayfalar 241 - 247 AMAÇ: Bu çalışma, İstanbul’da bulunan bir vakıf üniversitesinin öğrencilerinde fertilite sağlığı bilgi düzeyinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. GEREÇ ve YÖNTEMLER: İstanbul’da bulunan bir vakıf üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde eğitim gören 495 öğrenci ile yürütülmüştür. Çalışma verileri sosyodemografik bilgi formu ve Fertilite Sağlığı Bilgi Ölçeği (FSBÖ) kullanılarak yüz yüze anket yöntemiyle toplanmıştır. BULGULAR: Çalışma sonucunda elde edilen veriler değerlendirildiğinde; katılımcıların %91,7’sinin kadın, %8,3’ünün erkek olduğu, ortalama 165,51 cm boya 60,31 kg ağırlığa sahip oldukları, çoğunluğunun ailesi ile yaşayan (%75,6), sigara ve alkol kullanmayan (sırasıyla %81 ve %74,3) ve cinsel olarak aktif olmayan (%93,7) kişilerden oluştuğu saptanmıştır. Katılımcıların Fertilite sağlığı bilgi ölçeğinden ortalama 109,89±13,56 puan aldıkları, ölçekteki 30 soruya ortalama 17,11±6,26 doğru cevap verdikleri belirlenmiştir. Cinsel olarak aktif olanların ölçek sorularına verdikleri doğru cevap sayısının olmayanlara göre daha düşük olduğu belirlenmiştir (p<.05). Katılımcıların ölçek sorularına verdikleri cevaplar değerlendirildiğinde; sigara kullanımı fertiliteye olan etkisini bilmelerine karşın; pasif içiciliğin genel fertiliteye etkisi, uyku düzeninin kadın fertilitesi üzerinde etkisi ile yoğun egzersiz ve beslenmenin erkek fertilite sağlığına etkisi konusunda yetersiz bilgi sahibi oldukları saptanmıştır. SONUÇ: Sonuç olarak araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin fertilite sağlığı konusunda farkındalıklarının istenilen düzeyde olmadığı belirlenmiştir. Fertilite sağlığı konusunda farkındalık oluşturmak için özellikle genç yetişkinlik döneminde, eğitimler verilerek sağlıklı yaşam biçimi davranışları kazandırılması ve fertilite sağlığını etkileyen faktörler hakkında bilgi verilmesi toplumsal bir gerekliliktir. |
8. | İnfertilite polikliniğine başvuran erkeklerde “Kronik Hastalıkta Erkeklik Envanteri”nin psikometrik özelliklerinin incelenmesi Examination of the psychometric properties of the “Masculinity in Chronic Disease Inventory” in men admitted to infertility outpatient clinic Bedia Tarsuslu, Özge Yaman, Gülgün Durat, Dilek Aygin, Ahmet Gökçedoi: 10.24898/tandro.2024.28863 Sayfalar 248 - 256 AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, infertilite polikliniğine başvuran erkeklerde Kronik Hastalıkta Maskülinite Endeksi (KHME)’nin Türkçe versiyonunun psikometrik özelliklerini incelemektir. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Araştırma 208 erkek üzerinde yürütülmüştür. Veriler KHME'nin dil geçerliği sağlandıktan sonra toplanmıştır. Tekrarlı testlerin uygulanmasında sınıflar arası korelasyon testi, sayısal değişkenler arasındaki ilişkiyi analiz etmek için Spearman korelasyon katsayısı, geçerlik için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri, güvenilirlik için ise Cronbach alfa değerleri, madde-toplam korelasyonu ve yarıya bölme analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Envanter, toplam varyansın %56,52'sini açıklayan 22 madde ve beş alt ölçekten oluşmaktadır. Hem açımlayıcı hem de doğrulayıcı faktör analizlerinde tüm faktör yükleri >0.30 olarak bulunmuştur. Doğrulayıcı faktör analizi, tüm uyum indekslerinin >0,85 olduğunu ve yaklaşık hataların ortalama karekökünün <0,05 olduğunu belirlemiştir. Ölçeğin tamamı için Cronbach alfa değeri 0,86 ve beş alt ölçeğin tamamının 0,52 ile 0,83 arasında değiştiği bulunmuştur. SONUÇ: Bu çalışma, KHME'nin Türkçe versiyonunun infertilite şikayeti ile polikliniğe başvuran erkekler için güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracı olduğunu göstermiştir. |
9. | Evli kadınların HPV farkındalığı ve endişe düzeyleri ile aşıya ilişkin tutum ve inançları arasındaki ilişki The relationship between married women’s HPV awareness and anxiety levels and their attitudes and beliefs regarding vaccination Fatma Yıldırım, Mevlüde Alpaslan, Hüsne Yücesoy, Ebru Şahindoi: 10.24898/tandro.2024.91979 Sayfalar 257 - 264 AMAÇ: Bu çalışmanın amacı evli kadınların HPV farkındalığı, endişe düzeyi, aşılama tutumları ve inançları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olup, çalışmaya 321 evli kadın dahil edilmiştir. Araştırma verileri 07 Mayıs-20 Ağustos 2024 tarihlerinde toplanmış olup, verilerin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu, Human Papilloma Virüsü Farkındalık ve Endişe Ölçeği (HPV-FEÖ), Karolina HPV Aşılama Tutumları ve İnançları Ölçeği (KHATİÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde ortalama, standart sapma, basit doğrusal regresyon ve pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. BULGULAR: Kadınların HPV-FEÖ toplam puan ortalaması 28.16±14.46, KHATİÖ toplam puan ortalaması 28.21±8.64 bulunmuş olup, korelasyon analizine göre aralarında pozitif yönde güçlü düzeyde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=0.822, p<0.05). HPV-FEÖ toplam puanı açıklamada yaş, gelir düzeyi, çocuk durumu, pap smear testi yaptırma durumu, servikal kanser ve menopoz tanısı alma durumunun önemli bir faktör olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Bağımlı değişken olan KHATİÖ toplam puanı açıklamada yaş, gelir düzeyi, çalışma durumu, çocuk durumu ve pap smear testi yaptırma durumunun önemli bir faktör olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0.05). SONUÇ: Evli kadınların HPV farkındalık ve endişe düzeyi arttıkça, HPV aşısına olan tutum ve inançları da artmaktadır. |
10. | Gebelerin cinsel yaşam kalitesinin belirlenmesi Determining the quality of sexual life of pregnants Ebrar Hacıköylü, Duygu Murat Öztürkdoi: 10.24898/tandro.2024.67625 Sayfalar 265 - 269 AMAÇ: Bu çalışma ile gebelerin cinsel yaşamını etkileyen faktörler ve cinsel yaşam kalitesini incelemek amaçlanmıştır. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Tanımlayıcı, kesitsel bir çalışmadır. Çalışma, 20 Ocak-20 Mart 2023 tarihleri arasında Suluova Devlet Hastanesi ve Amasya Sabuncuoğlu Eğitim Araştırma Hastanesinin Kadın Doğum Polikliniğine başvuran çalışmaya katılmayı kabul eden 113 gebe ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, kişisel verileri içeren 25 soruluk anket ve Cinsel Yaşam Kalitesi-Kadın ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Çalışmaya katılmayı kabul eden kişilerden yazılı onamı alınmıştır. Veriler SPSS paket programı ile %, frekans ve normallik dağılımına göre mann whitney U testi kullanılarak analiz edilmiştir. İstatistiksel anlamlılık sınırı olarak p<0,05 kabul edilmiştir. BULGULAR: Gebelerin yaş ortalaması 28,12±5,72, gebelik haftası ortalaması 32,53±7,88’dir. Çalışmaya katılan gebelerin cinsel yaşam kalitesi toplam ölçek puan ortalaması 80,86±14,76’dır. Gebelerin cinsel istek düzeyini algılaması ile ölçek toplam puanı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=,001). Cinsel istek düzeyine hiç yok cevabını verenlerin düşük, orta ve fazla cevabını verenlerden yüksek bulunmuştur. Hiç yok ile orta cevabını verenler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Orgazm sıklığı ile ölçek toplam puanı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=,001). Hiç orgazm yaşamayanlar ile her zaman orgazm yaşayanlar, bazen orgazm yaşayanlar ile her zaman orgazm yaşayanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=,001 ve p=,000). Ölçeğin cronbach alfa değeri 0,87 olarak bulunmuştur. SONUÇ: Çalışmaya katılan gebelerin cinsel yaşam kaliteleri ölçek puanının yüksek olduğu görülmüştür. Gebe sayısının kısıtlı olması nedeniyle daha fazla gebeye ulaşan çalışmalara ihtiyaç vardır. |
11. | Peyronie hastalığının cerrahi tedavisinde testiküler tunika vajinalis otolog grefti başarılı mı? Is testicular tunica vaginalis autologous graft successful in the surgical treatment of peyronie’s disease? Kenan Yalçın, Engin Kölükçü, Fatih Fırat, Fikret Erdemirdoi: 10.24898/tandro.2024.47154 Sayfalar 270 - 276 AMAÇ: Peyronie hastalığı (PH), tunika albuginea içinde fibrozis ve plak ile karakterize, penisin edinilmiş iyi huylu bir bağ dokusu bozukluğudur. PH’nin tedavisi oral ajanlar, mekanik tedaviler, intralezyonel ve cerrahi tedaviler gibi yaklaşımları içerir. Peyronie hastalığının cerrahi tedavisinde testiküler tunika vajinalis otolog greftinin sonuçlarını değerlendiren bir çalışmayı amaçladık. GEREÇ ve YÖNTEMLER: 2015 ile 2022 yılları arasında peyronie hastalığı cerrahisinde testiküler tunika vajinalis otolog grefti kullanılan 19 hasta değerlendirildi. Hastaların tamamı cinsel ilişki sayısının azalmasından ve ilişkide zorlanmadan şikayet etmekteydi. Tüm hastalarda ereksiyon sırasında belirgin kurvatür vardı. Operasyon sırasında fibrotik plak eksize edildi ve nörovasküler demet (NVB) korundu. Eksize edilen plağın boyutuna uygun otolog tunika vajinalis greft olarak çıkartılıp defekt kapatıldı. 90° üzerinde kurvatürü olan, daha önce penisten cerrahi geçiren, penil doppler tetkiki anormal olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Operasyon öncesi ve sonrası parametreler toplanıp karşılaştırıldı. Hastalar operasyon öncesi ve operasyondan 1 yıl sonra Ereksiyon İşlevi Uluslararası Değerlendirme Formu (IIEF-5) ile değerlendirildi. 1.yılda rezidü kurvatür açısından tüm hastalar değerlendirildi. BULGULAR: 19 testiküler tunika vajinalis otolog grefti kullanılan hastaların ortalama yaşı 51.95 yıl (44-61), ortalama operasyon süresi 70.26 dk (56-80) idi. Eksize edilen plağın ortalama boyutu 2.82 cm2 (2-4) idi. Ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1.yıl IIEF-5 ile ölçülen genel memnuniyet istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Operasyonların tamamı komplikasyon yaşanmadan başarıyla tamamlandı. Tüm hastalarda penis görünümünde tatmin edici bir düzelme sağlandı. Erektil penis uzunluğu operasyon öncesi ve sonrası arasında anlamlı bir fark görülmedi. Ameliyat sonrası 1.yıl takiplerde testiküler tunika vajinalis otolog grefti kullanılan 2 olguda 20° kurvatür ve 2 olguda 15° kurvatür gözlendi. Diğer hastalarda rezidüel kurvatür izlenmedi. SONUÇ: Peyronie plak eksizyonunu takiben defektin hastanın kendi tunika vaginalisi ile kapatılması basit, masrafsız ve tatminkar sonuçlar aldığımız güvenli bir yöntemdir. Elde edilen bu sonuçların daha büyük serilerde onaylanması gerekmektedir. |
12. | Erkek alt üriner sistem semptomlarında non-invaziv tanı metotlarının basınç akım çalışması kullanarak değerlendirilmesi Evaluation of non-invasive diagnostic methods in male lower urinary tract symptoms using pressure-flow studies İsmail Emre Ergin, Hüseyin Saygin, Abuzer Öztürk, Arslan Fatih Velibeyoğlu, Emre Kıraç, Aydemir Asdemir, Esat Korgalidoi: 10.24898/tandro.2024.90197 Sayfalar 277 - 282 AMAÇ: Mesane çıkım tıkanıklığının tespiti günümüzde altın standart olarak basınç-akım çalışması ile yapılmaktadır. Fakat basınç-akım çalışmalarının invazif bir işlem olması yaygın kullanımını sınırlamaktadır. Biz bu çalışmada İntravezikal prostatik protrüzyonu (IPP), mesane duvar kalınlığı, prostat hacmi, üroflow gibi non-invazif tanısal parametrelerin mesane çıkım tıkanıklığının tespitindeki önemini basınç-akım çalışmalarını kullanarak tespit etmeyi amaçlamaktayız. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Alt üriner sistem semptomları ile polikliniğe başvuran hastalara basınç akış çalışmaları yapıldı. Hastalar, Mesane Çıkış Obstrüksiyonu Endeksi (BOOI) parametresine göre obstrüksiyonu olan ve olmayanlar şeklinde iki gruba ayrıldı. İki grup arasındaki farklar prostat hacmi, IPP, Mesane Duvar Kalınlığı (BWT), üroflow zirve akış hızı (Qmax), işeme sonrası rezidüel idrar hacmi ve Mesane Çıkış Obstrüksiyon Numarası (BOON) parametreleri açısından değerlendirildi. BULGULAR: Obstrüksiyonu olan ve olmayan gruplar arasında prostat hacmi, IPP, BWT, üroflow max akış hızı, işeme sonrası rezidüel idrar hacmi ve BOON parametrelerinde anlamlı fark bulundu. Obstrüksiyonu tahmin etmek için yapılan ROC analizinde, prostat hacmi için ideal kesim değeri 71,5 ml, IPP için 10,5 mm, BWT için 5,3 mm olarak belirlendi. Mesane çıkım tıkanıklık indeksi parametresi prostat hacmi, IPP, BWT, rezidüel hacim ve IPSS ile pozitif korelasyon gösterdi. Qmax ile negatif korelasyon bulundu. SONUÇ: Obstrükte hastayı öngörmede yapılan ROC eğrisinde AUC’nin IPP’de prostat volümü ve MDK’a olan görece fazlalığı daha değerli obstrüksiyon öngörücüsü olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda üroflow parametreleri için AUC’nin IPP kadar olmasa da kayda değer yükseklikte obstrüksiyonu öngörebilecek parametreler olduğu söylenebilir. Obstrüksiyon skoru arttıkça prostat hacmi, IPP, üroflov tepe akımı, IPSS nin korele olarak artması obstrüksiyonun şiddeti hakkında yorum yapmamızı sağlayacaktır. |
13. | Testiküler mikrolityazisli hastalarda varikosel sıklığının değerlendirilmesi Evaluation of varicocele frequency in patients with testicular microlithiasis Göksel Tuzcu, Erhan Ateş, Çağatay Özsoy, Aral Varol, Arif Kol, Mustafa Gökdoi: 10.24898/tandro.2024.02438 Sayfalar 283 - 288 AMAÇ: Testiküler mikrolitiyazis (TM) nadir görülen ve çoğu kez belirti vermeksizin skrotal patolojiler için yapılan ultrasonografi (USG) sırasında insidental olarak izlenen parankimal kalsifikasyonlardır. Seminifer tübüller içinde çok sayıda küçük kalsifikasyon olarak görülen, etiyolojisi bilinmeyen nadir bir durumdur. Bazı çalışmalarda TM’nin varikosel gibi diğer testiküler patolojilerle birlikte görülebileceği bildirilmiştir. Bu çalışmada testiküler mikrolitiazisli olgularda varikosel sıklığını belirlemeyi amaçladık. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Ocak 2017 – Ekim 2024 tarihleri arasında infertilite, ağrı, ele gelen kitle şüphesi gibi nedenlerle skrotal USG incelemesi için kliniğimize yönlendirilen 15–80 yaş erkek hastaların verileri retrospektif olarak değerlendirildi. TM saptananlar çalışma grubunu oluşturdu. Aynı nedenlerle 01.08.2024 – 15.10.2024 arasında başvuran ve TM saptanmayan hastalar kontrol grubu olarak kabul edildi. Çalışmaya uygun hastaların yaş, kilo, boy, vücut kitle endeksi gibi demografik verileri kaydedildi. Skrotal USG görüntüleri ise görüntü arşivleme ve iletişim sistemi (PACS) kullanılarak geriye dönük tarandı. Her iki grupta varikosel değerlendirmesi yapıldı. Varikosel saptanan hastaların derecelendirmesi yapılıp not edildi. Elde edilen veriler uygun istatistiksel yöntemler ile karşılaştırıldı. BULGULAR: Toplam 99 hastanın verileri değerlendirildi. Bunlardan 58’i çalışma, 41’i kontrol grubu idi. Çalışma grubunun median yaşı 30 (15–72) yıl iken kontrol grubunun 28 (16–69) yıl idi. Çalışma grubunda varikosel sıklığı %29,3 (n=17) iken kontrol grubunda %19,5 (n=8) olarak saptandı. TM’li varikosel olgularının %88,2’sinde (n=15) patoloji solda iken %13,8’inde (n=2) bilateraldi. 17 olgunun ikisinde Grade 1 (%11,8), üçünde Grade 2 (17,6), altısında Grade 3 (%35,3), beşinde Grade 4 (%29,4) ve birinde Grade 5 (%5,9) varikosel dereceleri saptandı. Kontrol grubunda varikosel tespit edilen sekiz olgunun birinde grade 1 (%12,5), ikisinde Grade 2 (%25), üçünde Grade 3 (%37,5), ikisinde Grade 4 (%25) varikosel dereceleri saptanırken kontrol grubunda Grade 5 varikosel yoktu. SONUÇ: TM, USG’de insidental olarak izlenen, asemptomatik, nadir bir testiküler parankim mikrokalsifikasyonudur. TM’nin varikosel ve diğer testiküler hastalıklarla ilişkisini daha iyi anlamak için geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Günümüzde TM’li hastaların takibinde düzenli USG önerilmektedir. Ayrıca, testiküler anomaliler açısından dikkatli bir değerlendirme yapılması önemlidir. |
DERLEME | |
14. | Cinsel sağlığın değerlendirilmesi: Yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri Evaluation of sexual health: Challenges encountered and recommendations Gülcan Demirci, Şükran Başgöl, Zeliha Koçdoi: 10.24898/tandro.2024.68878 Sayfalar 289 - 296 Cinsel sağlık, bireylerin genel sağlığının önemli bir parçası olup, sadece cinsel organların fizyolojik sağlığını değil, aynı zamanda cinsel yaşamın kalitesini ve bireyler arası ilişkilerin dinamiklerini de kapsar. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, cinsel sağlık sadece hastalık veya bozuklukların yokluğu değil, aynı zamanda cinsel yaşamın tatmin edici ve sağlıklı bir şekilde yaşanabilmesini ifade eder. Bu nedenle, cinsel sağlığın değerlendirilmesi hem bireysel hem de toplumsal düzeyde oldukça önemlidir. Cinsel sağlığın fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutlarının bütüncül değerlendirilmesi, ancak sağlık profesyonellerinin cinsel sağlık değerlendirmesinde uygun adımları izlemesi ile mümkündür. Bu derlemede, cinsel sağlığın değerlendirilmesinde kullanılan etkili yöntemler, değerlendirmede karşılaşılan sorunlar ve bu sorunlara yönelik sağlık profesyonelleri için çözüm önerilerini sunulmuştur. Literatür doğrultusunda hazırlanan bu derleme, cinsel sağlık değerlendirme sürecinin iyileştirilmesine yönelik önemli bir kaynak sunmayı ve cinsel sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmayı hedeflemektedir. |
15. | Erkeklerde erektil disfonksiyon ve tiroid hastalıkları Erectile dysfunction and thyroid diseases in men Ahmet Görgel, Ersoy Uysal, Sacit Nuri Görgel, Yiğit Akındoi: 10.24898/tandro.2024.25932 Sayfalar 297 - 302 Erektil disfonksiyon erkeklerde sık görülen sağlık sorunlarından biridir. Birçok neden erektil disfonksiyona sebep olmakla birlikte altta yatan sebep genellikle multifaktöriyeldir. Erektil disfonksiyon genellikle organik ve psikojenik olarak iki ana başlıkta değerlendirilmektedir. Organik nedenlerden hormonal faktörler araştırılırken tiroid fonksiyon bozukluğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu derlemede erkeklerde tiroid fonksiyon bozukluğunun erektil disfonksiyon üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. |
ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ | |
16. | Androloji Yayınları ve Kongre Takvimi Publications and Congress Calendar of Andrology Sayfalar 303 - 308 Makale Özeti |Tam Metin PDF |